” Her şey, bir maskenin ardında saklıdır; herkes, bir yüzün ardında gizlidir.”
-Carl Gustav Jung
Romantik ilişkiler, başlangıçta tarafların genellikle en iyi yanlarını sergiledikleri büyüleyici anlarla başlar. Ancak, bu masalının arkasında, her iki tarafın da sakladığı karanlık köşeler yatmaktadır. Herkes bir perde ardında kendi özünü saklar, ilişkilerde bu perdenin adı maske olur. Yıllar geçer, büyü bozulur, ardından bilindik bir farkındalık gelişir: “Bu kişi benim tanıdığım kişi değildi.” Bu durum, takınılan maskelerin öyle içselleştirilmiş olabileceğini gösterir ki gerçekle sahte artık ayırt edilemez hale gelir.
Hayatın günlük akışında genellikle içsel bir çatışma yaşarız. Bilinçdışı arzular, toplumsal normlar ve travmalardan kalan izler arasında tam anlamıyla sıkışırız. Bu duygusal karmaşanın bir sonucu olarak ortaya çıkan maskelerin kökeninde, tüm insanlığın ortak deneyimlerini içeren evrensel bir bilinçdışı katmanı yatmaktadır. Jung’un ‘‘kolektif bilinçdışı’’ olarak tasvir ettiği bu katman toplumun paylaştığı sembolleri, mitolojileri ve arketipleri içermektedir. Geleneksel normlara sıkı sıkıya bağlı topluluklarda, özellikle Türkiye gibi, bu kolektif bilinç daha belirgin bir şekilde ortaya çıkabiliyor. Örneğin, sıkça karşılaşılan “Geleneksel Baba” arketipi, güçlü ve otoriter bir rolü temsil eder. Bu rol, sınırlı bir alan içinde hareket eden, soğuk ve uzak bir figürü tanımlar; çocuklarına sevgisini genellikle sadece uykusunda gösterir. Bir diğer yaygın rol olan “Geleneksel Anne” arketipi ise fedakar, şefkatli ve sabırlı bir figürdür; yaşamını sadece ailesine adamıştır, çünkü başka bir yaşam tarzını bilmemektedir. Bahsedilen maskelerin ortak özelliği, yaşanan duyguların ve alınan kararların neredeyse tamamının bize ait olmamasıdır. Bu maskelerle büyüyen çocuklar, adeta ailelerinden miras kalan rolleri içselleştirler.
Sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturan maskelerden arınma süreci, çiftler arasındaki derin bağı güçlendiren önemli bir adımdır. Bu süreç, farkındalık ile başlar; çünkü çiftlerin bilinçsizce oynadıkları rolleri anlamaları, gerçek benliklerine ulaşmalarını sağlar. Günlük tutmak, duygusal tepkileri gözlemlemek ve bu tepkilerin altındaki maskeleri çözümlemek için etkili bir yöntemdir. Ani sinirlenmeler, kıskançlık veya üzüntü gibi duygusal durumlar, maskenin altındaki derin duygusal içeriklere işaret edebilir. Bazen maskenin varlığına öyle alışırız ki düzenden vazgeçmek istemeyiz. Bazense yalnızca bu maskenin altında sevilebileceğimizi düşünürüz veya kırılmaktan korkarız. İlişkinin derinleşmesi ve olgunlaşması, gölge tarafı açığa çıkarma cesareti gerektirir. Uygun iletişim dili ve karşılıklı anlayışla bu cesaret edinilebilir. Zaman zaman zorlu olabilen bu süreçte, ilişki terapisi gibi dış desteklerden yararlanmak, çiftlere birbirlerinin içsel dünyalarını anlamalarında rehberlik edebilir ve gerçek bir bağ kurmalarına destek olabilir.
Unutulmamalıdır ki gerçek sevgi, gerçek benlikleri keşif anında ortaya çıkmaktadır.
Psk. A. Burçe Elginoğlu