Evrimsel psikoloji özellikle son yıllarda bir kesim için tartışmalarda pek çok kez sığınılan güvenli bir liman. Peki kimler tarafından ve neden böyle bir limana sığınılıyor? Toplumsal normların, eşitsizliklerin, ırklar, cinsiyetlerin arasındaki kaçınılmaz ve değişmez olan farkların olduğu varsayımı ne yazık ki bugünlerde herkesin dilinde olan incel (involuntary celibate) topluluklarının ve her ne kadar uzmanlık alanı evrimsel psikoloji olmasa da bu konudaki şeyhleri Jordan Peterson’ın dilinde. İnsan davranışının ve zihninin şekillenmesinde kültürün rolünün, öznenin öğrenme deneyimleri ve çevreleriyle öğrenme deneyimlerinin etkisinin dışarıda bırakıldığı “biyolojik gerçeği” ve bununla bağlantılı olarak Ortodoks psikolojinin bilimselliğini tartışmak istiyorum.
Türlerin Kökeni’nden bu yana geçen sürede, evrim teorisi modern biyolojinin temel taşı haline geldi ancak insan zihnine uygulanması tartışmalı olmaya devam ediyor. Evrimsel psikolojinin özü, ünlü “Modern kafataslarımız Taş Devri zihnini barındırır” sözüyle açıklanır. (1) Ancak evrimsel düşünen pek çok akademisyen, evrimsel psikologlar tarafından öne sürülen teorik önerilere katılmamakta. [2,3]. Evrimsel psikoloji bize insanın bilişsel süreçlerinin seçilime tepki olarak evrimleştiğini söyler. Ataların ortamındaki etkili olan unsurlar -yazının veya tarım devrimini- nereden alırsak alalım son birkaç bin yılda radikal bir şekilde değişen dünyaya uyum sağlamak zorunda olmadığını iddia eder.
Bu perspektiften bakıldığında, genetik evrim, insan teknolojisinin çevreyi dönüştürdüğü olağanüstü hıza ayak uyduramamıştır. Bu adaptif gecikme kavramıyla bağlantılı olarak evrimsel tedriciliğe vurgu yapılmaktadır: evrimsel değişimin, özellikle insan zihnindeki karmaşık adaptasyonlarla ilgili olarak yavaş gerçekleştiği kabul edilmektedir. (4) Fakat son 10.000 yıldaki olaylar, özellikle de tarımın benimsenmesi, hayvanların yerleşik hayata geçmesi ve bu uygulamaların sağladığı insan yoğunluğundaki artışlar, türümüz üzerinde önemli bir seçilim kaynağı oldu ve insan evrimini hızlandırdı [5]. Yakın zamandaki insan evrimi, kültürel olarak kolaylaştırılmış beslenme değişikliklerinden modern yaşamın hastalığın yayılmasını istemeden teşvik eden yönlerine, özellikle de sanayi devrimi sonrası değişime kadar, insanlar tarafından inşa edilen çevresel özelliklere verilen tepkilerden etkilendiğini güçlü bir şekilde göstermekte [6]. Ayrıca evrimsel biyologların hayvanlar üzerinde seçilime tepki oranları ölçümüyle evrimsel değişimin tipik olarak şimdiye kadar düşünülenden çok daha hızlı gerçekleştiğini açıklamaktadır. (7)
Evrimsel Psikoloji, çocuklukta yabancılardan korkma, hile tespit mekanizması gibi evrensel, evrimleşmiş psikolojik mekanizmaların türe özgü bir repertuarını içeren insan doğası kavramını da vurgular. Bu bakış açısına göre, zihin farklı çevresel etkilere yanıt olarak önceden belirlenmiş davranışsal sonuçlar arasında geçiş yapar [(8). Gelişim psikolojisindeki eğilimler bunun yerine insan beyninin şekillendirilebilirliğini söyler. (9)
Evrimsel psikoloji, sosyal bilimlerdeki krizin bir yansıması olarak, insan davranışını biyolojik temellere indirgemeye çalışmaktadır. Bu alan, neo-liberal politikaların argümanlarını desteklemek amacıyla evrim teorisini kültürel olgulara uygulayarak biyolojikleştirmeye çalışmaktadır. Ancak bu yaklaşım, kültürel olguları evrimsel biyolojinin araçlarıyla anlamayı savunmakta, onların kendine özgü ontolojisini ve epistemolojisini göz ardı etmektedir. Bu biyolojik indirgemeci bakış açısı, sosyo-kültürel bağlamları yeterince dikkate almamaktadır. Ünlü marshmallow deneyi daha sonra birçok kez tekrarlanmış ve geçerli olmadığı görülmüştür. Yemek yemeyen “iradeli” çocukların başarılı olacağı, buna dayanamayıp yemek yiyen çocukların ise başarısız olacağı tezine ekonomik statü ve sınıf gibi faktörler karşı çıkmaktadır. Zengin ailelerin çocukları ile yoksul ailelerin çocuklarının öğrendikleri arzu yönetimi taktikleri farklıdır. Fakir çocuklar için gelecek daha az güvenli görünebilirken, zengin çocuklar için gelecek yatırım yapılacak güvenli bir alan olarak öğrenilebilir. Orijinal çalışma şu soruyu soruyordu: “Daha büyük bir ödül için arzularınızı erteleyebilir misiniz? Eğer evet ise, başarılı ve zengin olacaksınız. Hayır ise, başarısız ve fakir olacaksınız.” Bu ciddi bir çıkarım hatasıdır. Neden, sonuç gibi gösterilmektedir. Bu çarpıtmayla ilan edilen mesaj tam da neo-liberal politikaların talebidir. Ve çarpıtılmış evrim fikri ona akademik dokunulmazlık zırhı kazandırmaktadır.
Psikanaliz, evrimsel psikolojinin sunduğu biyolojik determinizme eleştirel bakmamızı sağlayacaktır. Bize insan zihninin yalnızca biyolojik faktörlerle değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bağlamlarla ele almamız gerektiğini vurgular. Özellikle Lacan’ın teorileri, öznenin yalnızca içgüdüsel değil, aynı zamanda dil ve toplumsal ilişkiler aracılığıyla geliştiğini öne sürer. Bu perspektife göre, bireylerin davranışları, bilinçdışında barınan arzu ve çatışmalarla birlikte toplumsal yapılarla da belirlenir.
Evrimsel psikoloji gibi öznenin kültür, söylem, gelişim gibi etkenleri göz önüne alınmadan ve bunu da “sosyal bilimlerden ve bilimsel olmayan zırvalıklardan arındırılmış kanıta dayalı” bir açıklama ile yapan bilimsel psikoloji sevdalısı bilişsel davranışçılığa, nöropsikolojiye değinerek ortodoks psikolojinin bilimselliğini psikanaliz üzerinden açmak istiyorum.
1960’lı yıllardan itibaren “tıbbi ilerlemelerle” Freudyen bilinçdışına meydan okumak mümkün hale gelmeye başladı. Psikanaliz bir bilim değil, kanıta dayalı olmayan sorgulanıp yanlışlanamayan edebi bir gözlem yöntemi. Onun yerini beyin işleyişini bilgisayar gibi gören düşünceyle bunun uyum içinde olduğunu gösteren bir görüş aldı. Zihinsel ve sinirsel olanın tek bir olgunun iki yüzü olduğu bir zihin anlayışına dayanan bilişsel bilimin amacı “vebaya” yani psikanalize karşı çıkmaktı. Ancak, pek çok nörobiyolog bu sapkın hipotezi reddetmektedir “Bir gün,” diye yazıyor Gerald Edelman, ”bilişsel psikolojinin en görünür uygulayıcıları ve en kibirli deneysel nörobiyologlar, farkında olmadan entelektüel bir hilenin kurbanı olduklarını nihayet anlayacaklar. “ (11)
Roudinesco şöyle diyor: Bilinçdışının yeni doktrini metapsikoloji aracılığıyla klasik psikolojiden kopar. O halde Freud’u bilimi bir kenara bırakmakla ya da felsefeden hiçbir şey anlamamakla suçlamak yerine, metafiziği bir metapsikolojiye dönüştürmesini ve tek tanrılı dinin ve Batı toplumunun kurucu mitlerini yapıbozuma uğratmayı mümkün kılan yorumlayıcı bir sistem icat etmesini anlamak daha doğru olmaz mı? (12)“Cennet ve insanın düşüşü, Tanrı, iyilik ve kötülük, ölümsüzlük ve benzeri mitleri bu şekilde açıklamaya ve metafiziği metapsikolojiye dönüştürmeye kalkışılabilir. “(10)
Bununla beraber psikanalizi doğabilimleriyle birlikte ele almak yerine Lacan’ın yaptığı gibi felsefe, antropoloji, sosyoloji, tarih, dilbilim gibi “bilimsel olmayan” sosyal bilimlerle birlikte düşünmek lazım gelir.“ Gelecekte psikanaliz, genç kuşakların coşkusu sayesinde felsefe, psikiyatri ve psikoterapilerle yeni bağlar kurarak gerçek bir felakete çare bulabilmelidir. Bunun gerçekleşmesi için de yine depresif toplumun tam kalbinde ortaya çıkması kaçınılmaz olan çatışmalara bir anlam kazandırması gerekecektir. O zaman davranış değiştiren insanın gülünç görüntüsü, çöl kumlarının hayal ettiği bir serap gibi ortadan kaybolabilir.(13)”
M. Eren Arslan
1. Cosmides, L., & Tooby, J. (1997). Evolutionary psychology: A primer. Retrieved from http://www.psych.ucsb.edu/research/cep/primer.html
2. Bolhuis, J. J., & Wynne, C. D. L. (2009). Can evolution explain how minds work? Nature, 458, 832–833.
3. Gray, R. D., Heany, M., & Fairhall, S. (2003). Evolutionary psychology and the challenge of adaptive explanation. In K. Sterelny & J. Fitness (Eds.), From mating to mentality (pp. 143–162). Hove, UK: Taylor & Francis.
4. Williamson, S. H., Hubisz, M. J., Clark, A. G., Payseur, B. A., Bustamante, C. D., et al. (2007). Localizing recent adaptive evolution in the human genome. PLoS Genetics, 3(6), e90. https://doi.org/10.1371/journal.pgen.0030090
5. Laland, K. N., Odling-Smee, J., & Myles, S. (2010). How culture shaped the human genome: Bringing genetics and the human sciences together. Nature Reviews Genetics, 11, 137–148.
6. Barnes, I., Duda, A., Pybus, O. G., & Thomas, M. G. (2010). Ancient urbanization predicts genetic resistance to tuberculosis. Evolution, 65, 842–848.
7. Kingsolver, J. G., Hoekstra, H. E., Hoekstra, J. M., Berrigan, D., Vignieri, S. N., et al. (2001). The strength of phenotypic selection in natural populations. American Naturalist, 157, 245–261.
8. Gangestad, S. W., Haselton, M. G., & Buss, D. M. (2006). Evolutionary foundations of cultural variation: Evoked culture and mate preferences. Psychological Inquiry, 17, 75–95.
9. Li, S. C. (2003). Biocultural orchestration of developmental plasticity across levels: The interplay of biology and culture in shaping the mind and behavior across the life span. Psychological Bulletin, 129, 171–194.
10. Freud, S. (1905). The psychopathology of everyday life (Vol. 6, p. 259). Standard Edition.
11. Edelman, G. M. (1989). The remembered present: A biological theory of consciousness. New York, NY: Basic Books.
12. Rodinesco, É. (2001). Why psychoanalysis. (p. 108).
13. Rodinesco, É. (2001). Why psychoanalysis. (p. 143).